Meme kanserinde erken teşhis çok önemli

Meme kanseri konusunda araştırmalara imza atan Türk bilim insanı Prof. Dr. Atilla Soran, “Meme kanserini erken yakaladığınız zaman yaşam şansı yüzde 95’in üzerinde” dedi.

Amerika’da Pittsburgh Üniversitesi’nde Meme Hastalıkları Klinik Araştırmalar Direktörü ve Amerikan Ulusal Meme Merkezi Konsorsiyum Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Atilla Soran, Liv Hospital Ulus’ta meme kanseri ile ilgili düzenlenen “Başlamadan Durdurun” adlı söyleşiye katıldı. Meme kanseri farkındalık ayı nedeniyle düzenlenen söyleşiye kadınlar büyük ilgi gösterdi. Prof. Dr. Atilla Soran, söyleşi öncesinde meme kanseriyle ilgili merak edilenleri detaylarıyla anlatarak uyarılarda bulundu.

“MEME KANSERİNİ ERKEN YAKALADIĞINIZ ZAMAN YAŞAM ŞANSI YÜZDE 95’İN ÜZERİNDE”

Meme kanserinde erken tanının önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Atilla Soran, “Kanserin erken tanınması ve tedavisi çok önemli. Meme kanseri farkındalık ayındayız. Bu şu demektir, meme kanserinin ne olduğu, kimlerde görülebileceğini hastalara daha doğrusu yaşayan bütün bayanlara anlatmak gerekir ki onlar da ne yapacaklarını bilebilsinler. Meme kanserini erken yakaladığınız zaman yaşam şansı yüzde 95’i n üzerinde. Kanserin bilinen tedavileri zaten çok önemli gelişmeler oldu ama farkındalık dediğimiz şu, ne zaman kanser olabilirim, kanser olursam ne yapacağım, ailemi kanserden nasıl koruyabilirim üzerine gitmek. Tabi en önemli şey erken tanı. Erken tanı yapılabilmesi için mutlaka ve mutlaka belli dönemlerde öncelikle kendi kendine muayene daha sonra da mamogram dediğimiz her iki memenin yıllık takipleridir. Bunun haricinde eğer ailede erken meme kanseri varsa hastaların mutlaka ve mutlaka genetik danışmanlık alması gerekir ki kanseri erken yakalayalım. Ülkemiz için farkındalığın şöyle bir önemi var, ülkemizde Amerika ile karşılaştırdığınızda 50 yaş meme kanseri görülme riski yüzde 40, bu Amerika’da yüz hastadan yirmisinde. Bu şunu gösteriyor, bizim demek ki ülkemizde bir takım genler buna etken oluyor. Onun için erken yaş meme kanserini azaltabilmek, farkındalığı artırabilmek için hastaların genetik paneline bakabilmek hastanın tüm ailesinin, tüm kanserlerinin çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Bu da genetik bir farkındalığı gösterir. Eğer ailede genetik bir yatkınlık yoksa da mutlaka ve mutlaka 40 yaşında mamograma başlanması gerekir. 25-30’lu yaşlardan itibaren kendi kendine muayene ve bir meme cerrahının muayenesi gerekir ki tümör açığa çıkmadan, ileri evre olmadan hastayı yakalayabilelim” dedi.

“BİR KİTLE AÇIĞA ÇIKTIĞINDA DA HEMEN PANİK OLMAMAK GEREKİR”

Kadınların meme kanserinde erken tanı için kendi kendilerini muayene ederken nelere dikkat etmesi gerektiğini anlatan Soran, “Meme muayenesi çok kolay değildir. Çünkü genç yaştaki kadınların memeleri daha yoğundur. Ele sanki bir kitle geliyormuş gibi olabilir elle muayenede. Bir kitle açığa çıktığında da hemen panik olmamak gerekir çünkü kadınların özellikle genç yaştaki kadınların memelerinde ortaya çıkan kitleler genelde iyi huyludur. Şöyle bir örnek verebilirim, bin mamogram yaptığınızda yaklaşık 20-25’inde ancak otopsi yapma endikasyonu doğar. Bunun da ancak binde 5’inde veya 7’sinde kanser çıkar yani 900 küsüründe kanser yoktur. Biz o 5’i, 7’yi yakalamaya çalışıyoruz önemli olan o. Hiçbir şekilde panik olmadan hemen bu konuda uzman yani herhangi bir doktora değil de meme hastalıkları hakkında uzman olan birine görünmesi lazım ki ondan sonraki ileri tetkikler yapılabilsin ve kanser olup olmadığına karar verilebilsin” diye konuştu.

“AMERİKA BU KONUDA EN FAZLA PARA AYIRAN ÜLKE”

Dünyada meme kanseri ile ilgili yapılan çalışmalara değinen Prof. Dr. Atilla Soran, çalışmaların ülke ekonomisine ve çalışmalara ayrılan paya göre değiştiğini belirterek, “Dünyada Amerika bu konuda en fazla para ayıran bir ülke. Dolayısıyla da çalışmalar oradan çıkıyor. Tüm tıpta patentlerin yüzde 60-70’i Amerika’dan çıkıyor. Bu şu demektir, zaten çalışmalar da Amerika’da yapılıyor. Bu konuda tabi çok farklılık var. Ülkemizde araştırmaya bütçe ayırma hala istediğimiz seviyelerde değil. Ülkemizde bir takım klinik araştırmalar yapılıyor ki benim de kendim öncülüğünde olduğum çalışma başkanı olduğum bir takım çalışmalar var. Özellikle Meme Hastalıkları Federasyonu altında yaptığımız çalışmalar var. Daha yeterli istediğimiz seviyeye gelmedi ama gelecektir diye düşünüyorum. Fakat Amerika’da bu konuda çok yüksek bütçe ayrılıyor. Dolayısıyla gelecek 5-10 yıllık yol haritaları araştırmalar için gelmiş durumda. İmmünoterapi en son çıktı biliyorsunuz. Şimdi daha az kemoterapi daha az cerrahi daha çok genetik panele gidiliyor. Özellikle genç hastalar için eskiden 2 gen bakılırken bugün 36 gene kadar çıktık. Bu genlerin önemi tabi hasta takibinde ve tedavisinde çok önemli. Ülkemizde maalesef daha yeterli bütçe ayrılamadığı için istediğimiz seviyede değiliz” şeklinde konuştu.

“SAYILI GENEL CERRAH YALNIZCA MEME CERRAHİSİ YAPIYOR”

Türkiye’de meme kanseri ile ilgili yapılan çalışmaları değerlendiren Soran, “Hastaneler, tıp merkezleri günü takip etmeye çalışıyorlar. En iyi tanı ve tetkik tedavi yöntemlerini getirmeye çalışıyorlar. Bu bağlamda birçok hastanede yeterince tanı ve tetkik için imkan var. Problem yetişmiş eleman özellikle meme spesifik çalışan uzmanlar çok fazla yok. Sayılı genel cerrah yalnızca meme cerrahisi yapıyor. Sayılı medikal onkolog yalnızca meme onkoloğu. Dolayısıyla bunların artması gerekir. Bunun için de en önemli şey Amerika’da olduğu gibi spesifik merkezlerin olması gerekiyor. Spesifik merkezlere gelen kişilerin de bu konuda eğitilmiş olması gerekir. Ülkemizde hala meme hastalıkları uzmanlığı bir yan dal değil. Dolayısıyla genel cerrahi, medikal onkolojisinden çıkanlar meme hastalıkları ile ilgisi varsa bunu yapmak durumunda kalıyorlar. Bu da tabi bir takım sıkıntılar yaratıyor. Doğrusu bunun bir yan dal olarak çıkması ve o insanların o konuda spesifikleşmesi ve bu Türkiye’de olan imkanları doğru bir biçimde kullanabilmesi gerekir. Kaynağınızın doğru kullanılması gerekir. Ne gereksiz tedavi ne fazla tedavi. Bunu da ancak günü takip ederek ve ancak o konuda uzmansanız yapabilirsiniz. Meme kanseri dünyada tüm kanserler arasında en çok araştırma yapılan, en çok para harcanan kanser. Bu bir şans tabi ama bunu da takip edebilmeniz için de sizin de yalnızca ve yalnızca meme ile uğraşıyor olmanız gerekir. Çünkü meme kanseri bugün en çok çalışma yapıldığı için en hızlı tedavisi değişen kanser. Dolayısıyla örneğin biz Amerika’da rehberler kullanıyoruz. Rehberler artık 2019’un rehberleri çıktı. Yani eğer siz bir meme hastalıkları uzmanı değilseniz, hala günü takip edemiyorsanız bir adım geride kalmaya başlıyorsunuz. Doğrusu meme ile uğraşan uzmanların daha çok önde olması gerekir” dedi.

“GEÇ KALMAMAK GEREKİYOR”

Meme kanserine yakalanmış veya tedavi sürecinde olanlara meme kanserinden korkmamak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Soran, “Kadınlarda en çok görülen kanser meme kanseri olmasına rağmen en çok araştırmanın yapıldığı, tanısı erken konulduğunda tedavisi ile birlikte yüzde yüze yakın yaşam şansı olan bir kanser türü. Geç kalmamak gerekiyor. Geç kalmamak için de mutlaka ve mutlaka doğru takibe, doğru tedaviye gitmek gerekiyor. Onun için de meme hastalıklarının merkez olduğu yerlere gitmelerini tavsiye ederim” ifadelerini kullandı.

(İHA)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.