Prof. Craig Calhoun: “COVID-19 tüm dünyada devlet gözetimini artırdı”

İstanbul Bilgi Üniversitesi uluslararasılaşmayı ve eğitim- araştırma kalitesini geliştirmek amacıyla Arizona State Üniversitesi (ASU) ile global stratejik bir akademik işbirliğini hayata geçirdi. Bu işbirliği kapsamında düzenlenen “Küresel Dönüşüm: ASU – BİLGİ Konuşmaları Serisi”nin ilk etkinliği "Toplumların Değişimle Başa Çıkma Gücü Üzerine Düşünceler: COVID-19 Pandemisinin Toplumsal ve Politik Etkileri" başlığı altında gerçekleşti. Arizona State Üniversitesi Sürdürülebilirlik Okulu Küresel Gelecekler Bölümü’nden Prof. Craig Calhoun'un konuşmacı olduğu etkinliğin moderasyonunu

İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletme Fakültesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat üstlendi.  

Temel mesele kurumları değiştirebilmek

COVID-19 pandemisinden çıkarılan derslerin kurumsal politikalara dönüştürülmesinin önemini vurgulayan Prof. Calhoun, “Pandemiden halk sağlığı okullarındaki profesörler, epidemiyologlar, sosyal bilimciler çok şey öğrendi. Ancak bu uzmanlık bilgisinin gerçekte ne ölçüde hükümet politikalarına çevrilebileceği konusunda yeterince ders çıkardığımızı söyleyemem. Temel mesele, edinilen bilgi birikimi ve yaşadıklarımızdan öğrenmekten ziyade kurumları değiştirebilmek meselesi. İnsanların ne bildiği değil, kurumsal karar alma sürecinin nasıl işlediği önemli” diye konuştu. Toplumun aşılama konusunda birlikte hareket etmesi gerektiğinin altını çizen Calhoun, daha az gelişmiş ülkelere aşı ulaşılır kılınmadığı takdirde virüsün tehdit oluşturmaya devam edeceğini dile getirdi.

“Ekonomik gerileme” ifadesi yanıltıcı 

Pandeminin neden olduğu ekonomik gerilemenin geleceğine ilişkin öngörülerini de paylaşan Calhoun, önümüzdeki en az iki yıl boyunca yaşadığımız biyomedikal, ekonomik ve toplumsal krizin sürmesini beklediğini belirtti. “Ekonomik gerileme” ifadesinin yanıltıcı olduğunu söyleyen Calhoun, “Pandemi sürecinde yatırıma dönüştürülebilir varlıkları olanlar gelirlerini oldukça artırırken yaşamlarını kazanmak için çalışanlar için durum böyle olmadı. Dolayısıyla herkes için bir ekonomik gerileme olduğundan bahsedemeyiz, asıl mesele bu noktada kimin bu süreci ne şekilde yaşadığı ile ilgili” dedi. 

Devletin ve özel sektörün gözetimi altındayız

COVID-19 pandemisine karşı alınan önlemler kapsamında maske takmak, ateş ölçmek ve diğer halk sağlığı uygulamalarının gözetim boyutuna değinen Calhoun, “Çin hükümeti bu uygulamalarda kısmen başarılıydı, çünkü vatandaşların davranışlarının gözetlenmesi noktasında hem teknolojik hem de genel anlamda birçok gözetim aygıtı vardı. ABD hükümeti kısmen başarısızdı, çünkü insanları izlemek için merkezi gözetleme ve denetim uygulamalarını ilk anda devreye almadı. Bu kısmen Amerika’nın özgürlük ideolojisiyle ilgiliydi. Ancak Amerika, Avrupa ve dünyanın büyük bir kısmında ciddi anlamda devlet gözetimi arttı” dedi. 

Dünyada gözetim artarken bu gözetimi denetleme mekanizmalarının yeterince geliştirilemediğini belirten Calhoun, “İnsanların pandeminin yarattığı güvensizlik hissiyle karşı karşıya kalmaları giderek gözetlenme meselesine daha fazla dikkat etmelerine yol açtı; ancak bu sadece pandemiye özgü olmayan, uzun süredir gündemde olan bir trend. Uzun zamandır insanların e-postalarını, sosyal medya hesaplarını, siyasi protestolarını gözetleyen devletler sebebiyle devlet gözetimi altındayız. Kredi kartı hareketlerini inceleyen, GPS verilerini ve insanlara dair diğer bilgileri kullanan şirketler nedeniyle yine bir tür özel sektör gözetimi altındayız. Bu durum, ne tür gözetimin uygun, hangisinin tehlikeli olduğu; vatandaşların mahremiyetine ve siyasi haklarına, insan haklarına saygı duyulduğundan nasıl emin olabileceğimiz konusunda etkili devlet düzenlemelerine duyulan ihtiyacı artırdı. Ve maalesef bunu yapacak kurumlarımız çok zayıf; hiçbir yerde gözetimin arttığı hızda gözetimi denetleyebilme kapasitemizi geliştiremedik” dedi.

İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletme Fakültesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat ise “Pandemi öncesinde de istenmeyen trendler dünyada yükselişteydi. Eşitsizlik, gelir dağılımı, çevresel sorunlar ve küresel iklim krizini düşündüğümüzde bunların tek sebebinin COVID-19 olduğunu söylemek çok zor. Aynı şekilde, pandemi öncesinde popülizm de yükselişteydi. Çin’in yükselişinin yol açtığı küresel sorunlar vardı. Ve sonunda hepsinin üstüne COVID-19 eklendi ve şimdiden sadece gelişmiş ya da gelişmekte olan değil tüm toplumlarda derin izler bıraktı” dedi.

“Küresel Dönüşüm: ASU-BİLGİ Konuşmaları Serisi", önümüzdeki dönemde de dünyamızı yeniden şekillendiren karmaşık faktörlerin anlaşılmasına katkı sağlayacak dünyaca ünlü fikir insanlarını ve araştırmacıları ağırlayacak. Kültürler ve disiplinler arasındaki sınırları aşan bu konuşmalar küresel dünyayı merkezine alacak.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.