Yamalı pantolonlu çocuk şimdi ünlüleri giydiriyor

Birçok ünlü ismin tasarımcısı Osman Bulut, başarısının sırrının çocukken giydiği yamalı pantolonlu dönemleri unutmamaktan geçtiğini söyledi.

Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesi Dedecik köyünde doğup büyüyen tasarımcı Osman Bulut, bugünlerde mesleğinin zirvesini yaşıyor. "Ünlüleri giydiren adam" olarak bilinen Osman Bulut, çocukken giydiği yamalı elbiseleri unutamıyor. Kendi tabiriyle neştersiz estetik yaptığını söyleyen Bulut, her platformda memleketi Tekirdağ’a olan aşkını ve sevgisini dile getiriyor. Mesleğe Atatürk’ün terzisinin kalfasının yanında başlayan Bulut, bugünlere gelmesinde ise iş adamı Rahmi Koç ile yollarının kesişmesinin büyük rol oynadığını söyledi.

1967 Süleymanpaşa Dedecik köyü doğumlu Osman Bulut, ünlülere diktiği birbirinden güzel takım elbiselerle tanınıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Bülent Ecevit’in de aralarında olduğu Acun Ilıcalı, Murat Boz, Rahmi Koç gibi onlarca ünlü ismi giydiren Bulut, yaptığı işle gurur duyuyor.

"FARKLILIKLAR ÜZERİNE YOĞUNLAŞIP TASARIMLAR YAPIYORDUM"

Hayatının dönüm noktalarını paylaşan Osman Bulut, "16 yaşıma kadar yaşama bakışı ömür boyu aydınlatacak köklerini attığım, doğayı anlama farklılığıyla Tekirdağ’da yaşadım. Çocukluğumdan itibaren fiziksel estetik konularına ilgim vardı. Yeni farklılıklar üzerine yoğunlaşıp tasarımlar yapıyordum. İlk eğitimimi tamamladıktan sonra Beyoğlu Terzilik Meslek Lisesi ve Nişantaşı Rüştü Uzel Tasarım Okulunda moda eğitimi aldım. Meslek hayatıma İlhan Şerif moda evinde başladım. Kuruculuğunu üstlendiğim Vakko Kişiye Özel Dikim bölümü ve Vakko baş terziliğini on yılın üzerinde bir süre yürüttüm. Profesyonel iş hayatıma Koç Grubu Şeref Başkanı Sayın Rahmi M. Koç Beyin olumlu katkıları ile bir giyim firmasının sorumlu ortağı olarak iki yıl devam ettim. 35 yıldır bilgi ve deneyimlerimi önce ekibimle sonra profesyonel iş hayatında değerli müşterilerimle paylaştım. Şu anda 9 yıldır Osman Bulut olarak Nişantaşı’nda değerli müşterilerim dostlarımla çalışmalarımı paylaşmaktayım" diye konuştu.

MESLEĞE ATATÜRK’ÜN TERZİSİNİN KALFASININ YANINDA BAŞLADI

Mesleğe ilk başladığı anları da anlatan Bulut, "Köyde maksimum yaşam standart ve imkanlarının sınırlılığını görüp bu mesleği seçmem ve sürekli hedeflerim oldu. Tüm kabiliyetlerin düşünsel enerjiyi harekete geçirme ile ortaya çıktığına inanan biri olarak, çocukluğumdan itibaren fiziksel görünümlere ilgim oldu. O yıllarda dikiş kursuna giden ablamın çeyizliklerinde yardım ederdim. Özellikle fizik konusundaki ilgim yaşam içerisindeki birçok konuyla ilgiliydi. Beni en fazla etkileyen giyim konusundaki fiziksel estetik oldu. Meslek hayatıma ilk Atatürk’ün terzisinin kalfası olan o günlerin en popüler ismi ayrıca Tekirdağlı olan İlhan Şerif moda evinde başladım. Bana profesyonel anlamda yeni açılımlar sunan Vizon Show defilelerinde anne gibi gördüğüm Ayten İlhan’ın büyük katkılarıyla özel tasarımlar sergileme imkanı buldum. Ben modayı kişisel özelliklerle bireysel sonuçlanmış hali olarak tanımlıyorum, çünkü biz kıyafeti kişi üzerine tasarlıyorsak bunun böyle olması gerektiğine inanıyorum. Hazır giyim teknolojinin gelişmesiyle ve modanın dönemsel akışı, ticari hedefler ve rekabet ile aynı modayı herkesin üzerinde görülebilir standarda taşıdı. Bunun sonucunda kişiye özel dikim, kişisel moda olduğunun önemi fark edildiğini düşünüyorum. Genel anlamda ticari modanın küresel döngüsüne, bireysel tasarım üretmeyi dahil edemeyiz, edersek kişiye özel olmaktan çıkıp standart olur. Her mevsimin kendine özgü renk coşkularını sosyal çevrenin etkisine bakmadan örnek gösterilecek farklılıkları moda haline getirebilirsiniz" ifadelerini kullandı.

Başarısının sırrını paylaşan Bulut, "Ben yaşamın bugünkü akılla programlanabilir olduğuna inanıyorum sağlık olduğu sürece. Her insanın kişisel üstün becerileri var. Önce kendini tanıyarak hedeflerini belirleyip o yönde yılmadan çalışmayla ulaşılabilir olduğunu pratik ettiğimi söyleyebilirim. Hizmet verdiğim dostlarıma ulaşmayı bu işe başladıktan itibaren sürekli hedefimde sabırla tuttum ve bunu verdiğim dünyanın en kalitelisi giyimin, modanın üzerinde kişiselleştirme farklılığı ile en önemlisi güvenirlik, kültürel paylaşım ve dost olabilmeyle sürekliliği oldu" şeklinde konuştu.

"YAMA YAPARAK KULLANIYORDUK"

Geçmişte yamalı elbiseler de giydiğini kaydeden Bulut, "İlimiz coğrafi şansı olan bölgede yer alıyor ve kültürel evrensel akla ulaşması daha avantajlı, bu yüzden kendimi şanslı sayıyorum. Tekirdağlı olduğumu, Tekirdağ’ı her fırsatta anlatmaktan gurur duyuyorum. O yıllarda ülkemizin genel olarak kendi içine kapanık ve yokluğun olduğu dönemdi, imkanların kısıtlılığından senede bir bayram, babam Tekirdağ’da bir elbise diktirebiliyordu bize. Onun dışında günlük kıyafetleri yırtıldıkça sürekli yama yaparak kullanıyorduk ama yokluk olmasına rağmen sosyal dostluklar daha hissedilir sıcaklıktaydı" ifadelerine yer verdi.

"YARDIMCI BULMAK ÇOK ZOR"

Gençlere de tavsiyelerde bulunan Bulut, "Ben özellikle genç yeni personel yetiştirme gayreti içerisindeyim ne yazık ki yardımcı bulmak çok zor. Becerilerini kullanarak para kazanan bireyler sanatın, mesleğin onlara sınırsız bir getiri sağlayacak altın bilezik olduğu gerçek. Yeni nesil genel olarak tüm mesleklere çoğunlukta ilgisiz. Bu kuşaklar eskiler kadar sosyal ve ekonomik zorlukları yaşamadıkları için aslında yaşamın gerçeği olan meslek kazanma sürecini kaçırıyorlar. Bunu bireysel sorumlulukları üstlenince ne yazık ki geçmiş olarak fark edecekler. Başarı; başarısızlıkların sürekliliğinden yılmayıp doğru hedef ve çalışmayla geliyor. Öncelikle seçeceğiniz mesleğin özelliklerinizle doğru örtüşüyorsa, kabiliyetleriniz üzerinde yoğunlaşıp geliştirerek ortaya farklılıklar çıkmaması mümkün değil. Sonrasında tüm yaşamımızda olması gereken en önemlisi vicdani güvenirlilik ve gerçek dostluk, sizi tanıyan herkeste karşılığı olan güven ile sürekli karşılık bulacaktır" dedi.

(Halil Dağ/İHA)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.